Map


Şunu daha büyük bir haritada görüntüle: Brazil

Espirito Santo Adında Bir...

Bir buçuk aydır Brezilya'yı güneyden kuzeye, kuzeyden güneye dolaşıyoruz. Fark ettik ki bu ülke aslında bir kıta büyüklüğünde... Belki anlatımlarımızda şehirler bir birine benziyordu, UNESCO Dünya Mirası listesindeki Sao Luis ve Ouro Preto gibi örneğin. Ama gerçekten bu şehirlerdeki benzer mimari görüntüler arkasında çok farklı yaşamlar gördük. 250 yıl öncesinin altın zenginliği ile oluşmuş Ouro Preto'yu arkada bırakırken artık bizim için Brezilya'nın tarihi şehirleri de geride kalmış oluyordu.

Çağırdığımız taksiye çantalarımızı yüklerken Ouro Preto'nun dik sokaklarında son kez kaymamaya çalıştık. Beş dakika içinde Ouro Preto'nun küçük otogarındaydık. Otobüsümüz tam vaktinde hareket etti ve iki saat içinde Belo Horizonte'ye vardık. Burada havaalanı otobüsüne yetişebilmek için sadece 5 dakikamız vardı; ama bu bize yetti. Bu süre içinde otobüsün kalkacağı yeri öğrenmiş, üst kata çıkıp biletleri almış ve yolun karşı tarafında ve alt katta olan gidiş terminalinde otobüsümüzü bulmuştuk.

GOL havayolları şimdiye kadar olduğu gibi rahat ve dakik bir şekilde bizi Vitoria havaalanına bıraktı. Uzun zamandır ilk kez bu kadar sık aralıklarla uçakla seyahat ettik bu kez. Brezilya'yı bu sürede başka türlü dolaşmanın imkanı pek yok. 18-20 saatlik otobüs yolculuklarını alternatif olmuyor, çünkü bırakacağı yorgunluk insanı en az iki gün ayağa kalkamaz yapıyor, Venezuela'dan tecrübeliyiz bu konuda.



Vitoria ve Herkes İçin Spor

Vitoria ile beraber artık daha modern şehirlere geliyoruz. Burası önemli bir liman kenti; hatta belki dünyanın en çok demir madeni yüklenen limanlarından biri. Bu ticaret ve diğer endüstri etkinlikleri Vitoria'yı zengin bir şehir yapmış. Bunu Vitoria'lıların eğlenmeye ve spora ayırdıkları zamanlardan da anlamamız uzun sürmedi. Otelimiz (bu kez gerek otelde kalıyoruz!) şehrin eğlence hayatının yoğunlaştığı caddede yer alıyor. Caddeler lokanta ve barlarla dolu; Vitoria'daki üç günümüz hafta sonuna rastladığı için her gece biz de bu eğlenceli hayata katıldık. İnsanlar sokaklara, kaldırımlara taşmış masalara yayılmış, gündüz saatlerinden eğlenceye başlıyorlar. Izgara etler, yöreye özel balık yemekleri ve kabuklu deniz hayvanları buz gibi biranın yanında en çok tüketilen türler. Hepsinin çok lezzetli olduğunu söylemeye gerek yok...




Her sahil şehri gibi Vitoria'nın da -kuzeydekilerle karşılaştırılamasa da- uzun geniş plajları var. Sabahları biz de Vitoria'lılara katılarak sahilde yürüdük. Belki haftasonu olmasının da etkisiyle neredeyse bütün Vitoria'lılar -sanki gece geç saatlere dek eğlenmemişler gibi-, kimi koşmakta, kimi hızlı tempo ile yürüyüşte, kimi de bisiklet ile bu sahil yolundaydılar. Ciddi olarak spor yaptıkları, adetten diyedir diye salınarak boy göstermedikleri belliydi. Brezilya'nın Olimpiyat yapmayı çoktan hak ettiğini burada kavradık, ama ortalama vatandaşının spora ilgisi 6 aylık bebesine siyah-beyaz don almaktan ibaret olan ülkelerin Olimpiyatlara talip olmaya nasıl cesaret edebildikleri bizim için hala sır olarak kaldı.






Espirito Santo Adında Bir Eyalet

Başkenti Vitoria olan bu küçük eyalete neden bu ad verilmiş bilmiyoruz. Belki de Brezilya'ya katolikliği getiren Cizvit'lerin ilk kez burada büyük manastırlar kurmasından dolayı bu topraklara "Kutsal Ruh" adı uygun görülmüş. "Kutsal Ruh"'a yabancı turistler pek uğramıyor, bu anlamda bizim için Brezilya'yı başka bir açıdan da görmek mümkün oldu burada. Bu gezimizde ilk kez Vitoria'da araba kiraladık ve iki gün için Espirito Santo'nun yüksek bölgelerinde dolaşmayı istedik.

Ormanlarla kaplı dağlık bölgede Pedra Azul (mavi kaya) adı verilen 500 metre yüksekliğindeki tepe ilk görmek istediğimiz yerdi. Eğer fotoğraf makinamız izin verseydi çok daha güzel görüntüleri buraya aktarabilecektik. Arabayla bir virajı dönünce birden karşımızda sanki bir duvar gibi yükselen dev kaya çok ilginçti.

İki gün içinde 1880'lerde İtalyan göçmenlerin yerleştirildiği Santa Teresa, Alman göçmenlerin yerleştiği Domingos Martins adlı küçük şehirleri gezdik. Buraları Brezilya'nın bugüne kadar alıştığımız tarz ve havasından farklı yerlerdi. küçük Alman tarzı ahşap çatılı evler, şehrin sakin sokaklarında yürüyen, sohbet eden tipleri Alman dilleri Portekizce olan insanlarla birlikte olmak çok eğlenceliydi. Konuşmaya çalıştık, ama tek kelime Almanca bilmiyorlardı.


Vitoria'ya 1 saat uzaklıktaki bu bölgede 2 gün dağ havası da alarak dinlenmiş olduk ve 6 Ekim Salı günü, kiralık arabamızı havaalanında teslim ettikten sonra bizi Rio'ya götürecek uçağımıza bindik. Bakalım klişeleri hepimizin zihnine kazınmış bu şehirde bizi neler bekliyor. Kalacağımız dairenin Ipanema Beach'e 50 metre uzaklıkta olduğunu şimdiden haber verelim ama!
Posted by Picasa

2 yorum: